20 Mart 2010 Cumartesi

Shutter Island (2010)


Altı kişiyi tamamlamışız. GNC2 yazıp 2222'ye yollayarak 3 adet Gnctrkcll şifresi elde etmişiz. Vizyonda da Martin Scorsese babanın uzun süredir beklediğimiz filmi var. Daha ne beklerim ki şu hayattan canlar? Filmin sonunda da gördük ki, herhalde hayatımızda 5 liramızı daha verimli olarak değerlendirmemişizdir.

Efendim sene 1954. Bu "Shutter Island" denen yer de, Boston açıklarında, ağır psikopatların ikâmet ettiği bir ada. Ağır dediysek; bayağı beynini yemiş, çevresine zararlı deliler kalabiliyor burada. Neyse efendim günlerden bir gün, Rachel Solando adlı bir hanım hastaneden kaçıvermesin mi? Daha önce üç çocuğuna acımasızca nalları diktiren bu hanım, tahmin edebileceğiniz üzere oldukça tehlikeli. Bunun üzerine, iki polis çağrılıyor olayları çözsün diye: Teddy Daniels ve Chuck Aule. Bunlardan Teddy olanı da, Leonardo DiCaprio takdir edersiniz ki.

Teddy, zamanında İkinci Dünya Savaşı'nda savaşmış ve de savaş atmosferi onu bir hayli tribe sokmuş. Bir de, çiçeği burnunda karısı, apartman dairelerinde kundakçı bir deyyus tarafından acımasızca katledilmiş. Böyle tribal bir hayat, Teddy'yi de sarsmış tabii. Sürekli yok efendim "Migrenim azdı.", yok efendim "Çok pis karabasan gördüm hacı." diye dolaşıyor. Bu kundakçı deyyusun da zamanında Zindan Adası'na yolunun düştüğünü bilen Teddy, "Belki karıyı ararkene o dürzüyü de bulurum." diye içinden geçirmiyor değil.

Teddy ve Chuck adaya varır varmaz hemen "Müdür beyi çağırın." diyerek işe başlıyor. Müdür bey dediğimiz de, Ben Kingsley oluyor. "Beyler şu karıyı buluverin, öz evladını öldüren karı bizi bulsa ne yapar kimbilir." diyen Ben'e "Tamam dayı." cevabını veren ikili, Rachel'in odasına göz atarak işe başlıyor. Odada "The Law of 4. Who is 67?" yazılı bir kağıt bulan Teddy, "Bu ne mına koyim." diye düşüncelere dalıveriyor. Her ne kadar Ben Kingsley ve diğer yetkililer "Yeğenim valla bürokratik engeller." falan diyerek bizim polislerin soruşturmasına limon sıksa da; bizimkiler, diğer hastalarla görüşerek ve kağıttaki ipucundan yola çıkarak bir yerlere varmaya çalışıyorlar.

Efendim son zamanlarda sinemada şöyle güzel bir film izleyememiş olmamın da etkisiyle, filme giderken "Güzel değildir yaa." gibi hislerle gittim. Ayrıca oradan buradan duyduğum "Olm çok klişe yaa." gibi dallama yorumlar da moralimi biraz bozmuştu. Lakin gittik gördük ki, şahane filmmiş. Leonardo da çılgın bir performans sergilemiş. Kesinlikle tavsiye ederim. Gidin görün. "Çok klişe abi..." diyen lavuklarla da  bilahare konuşuruz. İyi seyirler.

Puan: 8.5

2 yorum:

Daçe dedi ki...

"Çok klişe abi..." diyen lavuklarla da bilahare konuşuruz.

Ayrıca oradan buradan duyduğum "Olm çok klişe yaa." gibi dallama yorumlar da moralimi biraz bozmuştu.


aman tanrım sinan. calm down.

Film Lobisi dedi ki...

her şeyi kötülemeye bayıldığımız için bu klişe tafraları, bana sorarsanız 2010'un en iyi filmlerinden biriydi.