8 Şubat 2010 Pazartesi

Good Bye Lenin! (2003)


Efendim sıcağı sıcağına 10 dakika önce izlediğim film için karşınıza geliyorum bu saatte, kıymetimi bilin. Annem ve teyzemle laptopun başına geçtiğimde filmle ilgili tek bir endişem vardı. Lisede Alamnca eğitimi görmemden mütevellit, ne zaman Almanca bir şey görsek bu anne-teyze ikilisi beni "Anlıyor musun???" şeklinde tribe sokuyorlar. Tribe giriyorum, zira anlamıyorum. Neyse ki bu filmde fazla ses etmediler, efendi gibi izledim oturup.

Efendim filmimiz Doğu Almanya'lı bir ailenin ekseninde geçiyor. Daha Berlin Duvarı yıkılmamış. Anne idealist. Baba batıya kaçmış. Çocuklar daha küçük, Alex ve Ariane. Çilekeş öğretmen annemiz, Christiane, oradan oraya koşuşturuyor, "Çocuklar sosyalizm şöyle güzeldir böyle şahanedir." diye eğitiyor Alman kızancıklarını, hayatını adıyor işine. 

Seneler geçiyor, sosyalizm tüm hızıyla devam ediyor, çocuklar büyüyor. Derken, annemiz kalp krizi geçirmesin mi? Tamı tamına 8 ay boyunca komada kalan zavallı Christiane mışıl mışıl uyurken, Almanya'da fantastik gelişmeler oluyor. Duvar yıkılıyor, doğu-batı kaynaşıyor, kapitalizm ülkenin her yanını sarmaya başlıyor. İki gün önce okulda Dev-Sol dağıtan çocuklar, Burger King'de "Büyük seçim olsun." demeye başlıyor. 8 ayın sonunda komadan çıkıyor çilekeş Christiane.

Bizim oğlan Alex "Ulan" diyor, "Zavallı kadın senelerdir sosyalizm mosyalizm diye didindi durdu. Şimdi ben bu kadına nasıl diyeyim 'kapitalizm geldi' diye. Nasıl diyeyim 'evin karşısına starbucks açıldı.' diye. Kalpten gidecek kadın." diye düşünüyor. Nitekim diyemiyor da. Alex düşünüyor taşınıyor, anesinin etrafı saran kapitalizmin farkına varmaması için türlü şebeklikler yapmaya, oyun üstüne oyun oynamaya karar veriyor. 

Efendim bakmayın burada soytarı gibi anlattığıma, film gayet güzel. Hüzünbaza da bağlıyor, güldürmeyi de biliyor. Hâtta "Güldürürken düşündürüyor." diyeyim de, siz tahmin edin gerisini. Haydi görüşürüz.

Puan: 8

Hiç yorum yok: