6 Şubat 2010 Cumartesi

Gran Torino (2008)


Efendim 2008 tarihli Gran Torino'da, Clint Eastwood'u bir tarafındaki kıllar kadayıf kıvamına gelmiş şekilde izlemek hepimizi üzüyor tabii. Yine de hem yönetip hem de başrolünü oynadığı bu filmde gayet çılgın bir performans sergilediğini görüyoruz Clint Eastwood'un.

Film, Walt adında, hiçbirimizin evine gelmesini istemeyeceği türden bir yaşlının hikâyesini anlatıyor. Zamanında Kore Savaşı'nda savaşmış, Ford fabrikasında çalışmış, şimdi de bütün gün evine huysuz huysuz oturup "Hgghmhmnskym." diye ona buna sataşan geri kafalı, pis bir yaşlı.

Karısı da ölünce, Walt iyice yalnız kalıyor ve ona buna sarmaya başlıyor iyice. "Dünya Amerikalı olsun" felsefesini şiar edinmiş bir faşist olduğu için, yan evdeki çekik gözlülere uyuz oluyor. Karısının "Ölüp gitmeden bir camiiye götür cünup gitmesin." diye tembih ettiği Peder'in "Hadi Walt dayı, he de gidelim." darlamalarına uyuz oluyor. Ailesine ve şımarık torunlarına zaten ayrı uyuz oluyor. 

Bu Walt'ın ikâmet ettiği yer oraların "Çin Mahallesi" gibi bir yer. Her tarafta Hmong'lular Mmong'lular. Sadece bizde yok ya, onlarda da "Aco" diye tabir edebileceğimiz sığır gençler var. Bu gençler bütün gün arabada teybi açıp gezen, ona buna laf atan, mahallenin huzurunu kaçıran herifler. Gün oluyor bu arkadaşlar küçük kuzenlerinin de ikâmet ettiği eve, yani Walt dayının yan komşusu olan eve bir ziyarette bulunuyorlar. Kuzenlerine "Şşş lan Thao, olm godoş gibi oturuyorsun orada bütün gün, gel iki karı kıza laf atalım lan köftehor." diye bulaşan acolar, mahallenin huzurunu da bozuyor tabii.

Zaten her an bir yerlere sarmaya hazır olan Walt dayının da tepesi atıyor tabii. "Ulan 80 yaşındayım diye karamürsel sepeti mi sandınız beni deyyuslar. Bana 'Blondie' derlerdi zamanında, skerim adamı." diyerek mahalleyi aco gazabından kurtaran Walt ile Hmong'lular arasında da bunun üzerine bir gönül bağı kuruluyor tabii sevgili okurlar...

Film fena değil. İzleyin yani, "gideri var". "Ulan 80 yaşındaki Clint Eastwood neler yapıyor, ben hâlâ Facebook'ta home'a basıyorum." diye sizi hüzünlendirebilir lakin. Haydi iyi seyirler.

Puan: 7

2 yorum:

melke dedi ki...

Bu adama bu yüzden mi hastayım nedir. Hem yönetip hem oynamak fikri beni cezbediyor olmalı. Ki bu adam bu dalda oskar verseler onu bile alır. Bu film de izlenir. Bu filmi tavsiye eden zihin tebrik bile edilir.

Evrim Özgür dedi ki...

Yönetmenlik, oyunculuk harika.. Kurgu biraz daha geliştirilmeliydi, fazla kırpılmışlık var, biraz daha ayrıntı olmalıydı. Mozart'ın evlilik öncesi hayatı ve babasıyla olan ilişkisi oldukça sansasyoneldir aslında. Salieri'nin üzerinde fazla durulmuş, fakat amaçlanan şey, ölüm sebebini climax olayıyla yorumcuya bırakmak olmalı.